23 Mart 2011 Çarşamba 15:09
MHK Eski Başkanı Mustafa Çulcu: Eğitim Aynı, Uygulamalar Farklı
Merkez Hakem Kurulu Eski Başkanı
Mustafa Çulcu, Galatasaray Televizyonunda yer alan Medya Makinesi
programında Spor Toto Süper Lig'in 26. haftasında yaşanan hakem
hataları konusunda açıklamalar yaptı.
"Ligde alt sıralardaki takımların maçlarındaki hakem hataları pek göz
batmıyor. Önemli olan yukarı sıralamalardaki hadiseler de bir ofsayt
kaçırıldığı zaman, bir yanlış penaltı verildiği zaman ortalık toz duman
oluyor. Aşağıya pek kimse bakmıyor. Bu yüzden hakemlerin rahatladığını
düşünüyorum. Buca maçından sonra Samet Aybaba'nın verdiği bir mesaj ne
kadar güzeldi. Hakem arkadaşlarımız için diyor ki, 'Bu kadar kariyer
elde ediyorsunuz kendinize laf söyletmeyin.' Ama laf söyletmemek için
de sahada hakemin son derece dikkatli ve maçı hafife almayan bir
anlayış içerisinde yönetim göstermesi lazım. Öyle olunca sıkıntı
oluyor."
"Hatırlayın, Cuma akşamı canlı yayında hakemler sahaya çıktığı zaman
'Diğerleri çok rahat ama Fırat Aydınus'un kafası çok meşgul' demiştim.
Maçı kafasında yaşıyor, gergin. Gerginliği de zaten sahaya yansıdı. O
yorumumuzda da ne dedik? İlk 15 dakikada Galatasaray gol atana kadar
farklı bir Fırat, 15 dakika ila ilk yarının sonuna kadara farklı bir
Fırat, ikinci yarıda çok farklı bir Fırat seyrettik. Üç boyutlu film
izler gibi olduk neredeyse.
"Gole kadar hakem çok rahat bir maç yönetti. İkili mücadelelerde saldı,
saldı, saldı. Oyuna renk kattı. Gol oldu. Gol olduktan sonra bu sefer
hafif temaslara bile faul çaldı. Anlamsız yerlerde anlamsız düdükler
anlamsız fauller, anlamsız kartlar ortaya çıktı. Bu da hakemin
kafasının karışıklığından diye düşünüyorum. Çünkü bir hafta önce
biliyorsunuz hakem camiası allak bullak oldu. İstifalar, MHK
Başkanı'nın tuhaf zamanda tuhaf demeçleri. Söylemek istediklerini
anlatırken yanlış kelimeler kullandı. Anlatmak istedikleri neydi onu da
bilemiyoruz. Çünkü kendi camiasını savunmak yerine karşı tarafı
suçlayarak hareket etti. Önemli olan yapılanları ve bundan sonra
yapılacakları dile getirmesi."
"Daha önceki programlarda da söyledik. Üç yıldır görevdeler Merkez
Hakem Kurulu olarak. Hakemlerin eğitimini Hollandalı bir eğitimciye
verdiler. Ve onun arkasına gizlendiler. Üç yıldır da dediler ki
hakemlere çok maç yönettirelim, deneyim kazandıralım. Ama
beceremediniz. Ondan sonra da çıkıyorsunuz yöneticileri suçluyorsunuz.
Önce aynaya bakıp kendiniz ne yaptınız? Bunun sorusunu sormanız lazım.
Onun da ötesine gidin. Bir tane yeni isim Süper Lig'de veya Bank Asya
Ligi'nde duyabildiniz mi? Hayır. Eldeki mevcutları da anlamsız bu
uygulama yüzünden anormal yıprattılar. Dolayısıyla baktığınız zaman bu
hafta Bucaspor-Sivasspor maçı şampiyonluğun belirleneceği kadar, düşme
potasındaki takımların kaderinin de belirleneceği kritik bir
müsabakaydı. En deneyimli hakem Kuddusi Müftüoğlu'nu verdiler. Bir
çarpışmaya vermiş olduğu anlamsız penaltıyla ve kırmızı kartla oyunun
kaderini değiştirdi. Penaltı da gol olmadı. Belki yüce Rabbim buna
engel oldu, çünkü penaltı da penaltı değildi. Ama sonuçta Bucaspor 4-0
mağlup oldu."
"Galatasaray- Fenerbahçe maçındaki hakem anlayışı ile
Beşiktaş-Kayserispor maçındaki hakem anlayışı da paralellik arz etti.
Orada da Halis Özkahyanın kafası karışıktı. Verdiği, vermediği
penaltıya baktığınız zaman kafasının karışıklığından kaynaklanıyor. Bir
de işin diğer tarafına da geçmemiz gerekirse, pozisyonu görüyor.
Ernst'e gerekli kart uygulaması yapması gerekirken, aklınca Rüştü'ye
kart gösterip olayı gargaya getiriyor. İnanın bana o an beynini açıp
baksınlar o da biliyor ki Ernst'e yapması gereken kart uygulaması var.
Hedef şaşırtıyor. Bu da ne demektir? Hakemlerin kafası karışık.
Kafasının karışıklığı nereden geliyor? MHK'nin kafasının
karışıklığından, yaptığı yanlış icraatlardan geliyor. Bu yüzden
hakemler de bu kaotik ortamda darbe almadan nasıl kendimi kurtarırım
mantığı içerisindeler. Ama böyle davrandıkları sürece de onlar daha
büyük darbe alıyor. Çünkü yarın Oğuz Sarvan gidecek, Osman Tanburacı
gelecek, o gidecek Mustafa Çulcu gelecek. Ama Halis Özkahya, Fırat
Aydınus belki önümüzdeki 10 yıl daha bu ülkede düdük çalacak."
"O yüzden hakemler şunu hazmedemiyorlar. Onları yöneten Merkez Hakem
Kurulları onları ilgilendirmiyor. Eğer Süper Ligde maç yönetiyorsanız
önce kendi kimliğinizi, kendi anlayışınızı, kendi markanızı sahaya
yansıtmak zorundasınız. Bunu yansıtmadığınız sürece gelenle giden
arasında onlar da gelip gidiyorlar. Böyle saçma sapan kararlar
veriyorlar."
Galatasaray, Fenerbahçe maçının 2.
yarısında Milan Barosun yatarak alıp gol kaydettiği bir pozisyon var.
Ne diyorsunuz o pozisyon için?
"Pozisyon son derece temiz bir pozisyon, gol verilmesi gereken bir
pozisyon. Baros o pozisyonda topu son derece temiz aldı. Gol temizdi ve
verilmeliydi. Sarı kartla cezalandırıldı. Ondan sonra Barosun o
pozisyon ve ondan sonrasındaki tepkileri bundandır. Hakemi futbolcular
ilk 10 dakika içinde çözdüler. Özer Hurmacı hakeme omuz attı. İlk 10
dakika hakemi çözdüler. Ondan sonra hakemle oynamaya başladılar. Baros
pozisyonunda herkes faul gibi gördü, değildi. Futbolcular cin gibi
olduğundan çözdüler hakemi. O yüzden göğüs atan da oldu, omuz atan da."
"Bir şey daha söylemek istiyorum. Bu Galatasaray, Fenerbahçe,
Trabzonspor olduğu için değil. Anlatılanlardan esinlenerek, hakemlere
anlatılanlardan yola çıkarak söylüyorum. Eğitimciler, Merkez Hakem
Kurulu hakemlere diyor ki futbolcunun vücudunun herhangi bir uzvuna
çarpıp oradan seken topun ele temasında elle oynama yoktur diyor. Şimdi
Trabzonspor-Kasımpaşa maçını hatırlayın. Son uzatma dakikalarında
ayaktan seken top futbolcunun koluna çarptığı için Kasımpaşa lehine
Kuddusi Müftüoğlu penaltı vermedi. Galatasaray maçında Neillin
göğsünden koluna gelen bir top var ve o anda frikik verdi. O da gitti
gol oldu, Semihin attığı gol öncesi. Peki, Neillin göğsünden çarpıp
koluna düşen topla, Trabzon-Kasımpaşa maçında futbolcunun baldırından
sekip koluna gelen top arasında Merkez Hakem Kurulunun ifade ettiği
herhangi bir uzvundan seken ve sonra eliyle temas eden top arasında ne
fark var? Elle oynanma verilmemesi gerekiyor. Peki öbürünün göğsünden
çarptı, kola düştü elle oynama veriyor. Fırat Aydınus veriyor, FIFA
hakemi. Kuddusi bacaktan sekiyor havada olan kollara çarpıyor, Trabzon
Kasımpaşa maçında vermiyor. Kuddusi de eski bir FIFA hakemi ve Kuddusi
şu anda ligin en deneyimli ağabey rolündeki hakemi. Ne fark var? İkisi
aynı semineri takip etmiyor mu? Aynı kriteri ikisinin de takip etmesi
gerekmiyor mu?"
"Galatasaray mağdur oldu diye burada bu pozisyonu anlatmak istemiyorum.
Bu yarın Kasımpaşa maçında, öbür gün Mersin maçında, Bolu maçında, öbür
günde Fenerbahçe, Beşiktaş aleyhine olabilir. Anlatmak istediğim şu;
aynı semineri takip ediyorsunuz aynı eğitimci size eğitim veriyor. Ama
farklı uygulamalar olunca kafalar karışıyor."