Denizlerdeki Galatasaray

Denizlerdeki Galatasaray

Tarihler 1873 yılına göstermektedir. Osmanlı tahtındaAbdülazizoturmakta ve eski haşmetinden çok şey kaybetmiş olsa da, bu büyük imparatorluğun sınırları hala Balkanlar’dan Arap yarımadasına değin uzanmaktadır. Eski ile yeninin ya da başka bir deyişle değişim ile durağanlık arasında bir tercih yapılmasının sancılarının yaşandığı günlerdir bu dönem aynı zamanda.

İşte bu günler söz konusu değişimin hayata geçirildiği ortamlarında birer ikişer gün yüzüne çıkmaya başladığı dönemdir aynı zamanda. Bu ortamlardan bir tanesi de,Mekteb-i SultanîyaniGalatasaray Lisesi'dir. Moiroux adlı bir jimnastik hocası Galatasaraylı gençlere yüzmenin ve kürek çekmenin inceliklerini öğretir. O dönemde Fransız hocaların önderliğinde modern sporlar ile tanışan Galatasaraylı gençlerin böylece önünde yeni bir ufuk daha açılır. Galatasaraylılar her branşta olduğu gibi su sporlarında da bu ülkenin öncüleri olmanın ilk adımlarını atarlar bu sayede.

Gerçi o dönemdeMünif Paşazâde, Ahmet İhsan, Faik BeyveAsaf Muammer Beygibi deniz meraklıları kendi tekneleri ile rüzgarlı ufuklara doğru yelken açmaktaydılar. Ancak bu işi spor olarak gören ve hele organize bir şekilde yapan neredeyse yoktu. Çünkü her şeyden önce yelken başta olmak üzere bu tarz sporları yapmak aynı zamanda maddi imkanların da iyi olmasını gerektiriyordu.

Bu yüzden de su sporlarının belli başlı türleri ile çok erken tarihlerde tanışan Galatasaraylıların organize bir su sporları şubesini devreye sokabilmeleri ise, ancak 1914 yılında gerçekleşebildi.Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı günlerde ülkeyi terk etmek zorunda kalan yabancılara ait teknelerden birisi o günlerdeDonanma Cemiyetitarafından Galatasaraylılara verilir.Bonyapısı tekneyeİnciadı konur. Böylece Galatasaraylılar sahalardan sonra artık denizlerdedir.

Bu aradaKalamış’taki İtalyanlara ait lokalin de Galatasaraylılara verilmesiyle denizcilik şubesi tam anlamıyla devreye girmiş olur. Kulübün kurucusuAli Sami Bey’in futbola olduğu kadar denizciliğe de olan aşkı, su sporlarının kısa zamanda gelişmesini sağlar. Ali Sami Bey aynı günlerde denizcilik malzemelerini ve o güne değin Galatasaraylı sporcuların kazanmış oldukları kupaları bu lokale getirerek, Galatasaraylıların ilk müzesinin temellerini de atar.

Bu bağlamda 18 Ağustos 1917 tarihindeKadıköy Fukaraperver Cemiyetinamına düzenlenen yelken yarışınaİncikotrası ile katılanBekir ve Tevfik (Bircan)kardeşler Kınalıada – Fenerbahçe parkurunu 6 saat 40 dakikada tamamlayarak birinci olurlar. Ancak yelkendeki bu başarının arkası gelmez. Çünkü işgal kuvvetleri hem lokale, hem de tekneye el koyarlar.

Galatasaraylıların yelkenler mayna deyip, denizlere yeniden açılmaları ancak cumhuriyetin ilanıyla gerçekleşir.Kamil Ethem Bey’in girişimleri ile denizcilik şubesi tekrardan canlandırılır. Bu günlerde önceBebek’teSuphi Bey’in yalısı denizcilik şubesi olarak kullanılmaya başlanır. Kısa bir dönem için bir zamanlarİtalyan Lokantasıolarak bilinen binaya geçen Galatasaraylı denizciler, 1932 yılındaMısırlı İsmail Paşayalısına, sonrasında da "Moskovit Binası" olarak bilenen yere taşınırlar. Bu son bina Galatasaraylılar tarafından uzun yıllar denizcilik lokali olarak kullanılır. Ta ki, kulüp denizcilik faaliyetlerini Kuruçeşme Adası ile Kalamış’taki yeni tesislerine taşıyana değin.

Galatasaraylı Kürekçiler

Su sporlarına yelkencilerin girişimleri ile adım atan Galatasaraylılar 25 Ağustos 1913 günü bir ilke daha imza atarlar.Galatasaray Sultanisiöğrencileri ileİstanbul Sultanisiarasında yapılan kürek yarışları, Galatasaraylıların birinciliği ile sona erer.Sultan Reşat’ın daErtuğrulyatından izlediği bu müsabaka sonunda birinci gelen Galatasaraylılara kupalarıVeliaht Yusuf İzzeddin Efenditarafından verilir.Serdümen Selim Halil, Mahir Safi, Otomobil Arif, Akifve33 İbrahim’den oluşan ekip denizicilikteki ilk şampiyonluğu kazanan Türk ekibi olurken, kazanılan bu kupa Galatasaraylıların su sporları alanındaki ilk kupası olur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında eldeki bütçenin de el vermemesi dolayısı ile oradan buradan ödünç aldıkları tekneler ile yarışlara giren Galatasaraylılar için bu teknelerin anlamı ise bambaşkadır. İmkansızlıklar içinde büyük işlerin başarılmaya çalışıldığı bu günlerde, Galatasaraylılar birbiri ardına birinciliklere imza atarken, teknelerine de kendine özgü isimler koymaktan geri durmazlar. İngilizlerden alınanMercuryadındaki tekne,"Emektar"olarak adlandırılır. Bunun yanısıra kimisinePişdâr, kimisineDon Juanadları verilir."Şeyhülislam Pabucu"da denilen kimi tek çiftelere iseYıldırım, Kırlangıçgibi isimler konulur.

Ancak bununla yetinmeyen Galatasaraylı denizciler o günlerde ülkeden kaçmış olan eski sadrazamDamat Ferit Paşa’nın yalısına giderek kayıkhanedeki üç çifteye el koyarlar Ve o günkü maceranın anısına teknelerden birisine"Tepeden İnme"adı verilir. Bu arada bazı teknelere"Sarı", bazılarına da"Kırmızı"ismi konulur.

Ancak teknelerin adı ne olursa olsun, değişmeyen bir gerçek vardır ki, o da; Galatasaraylıların kürek sporundaki tartışmasız üstünlüğüdür.Kamil Ethem, Naci, Suphi, İsmail Hakkıve aynı zamanda futbolcu da olanAslan Nihat’tan kurulu ekip yıllarca geçilemez. Galatasaraylılar meşhur emektar ile her zamanFenerbahçe’nin veAltınordu’lu kürekçilerin önündedirler.

1920’lerin sonlarına doğru ise Galatasaray denizcilik tarihinin efsane isimlerinden birisi olanNevin Hassansahneye çıkar. Özellikle tek çifte de gösterdiği performans ile döneminin kürek sporundaki yıldız isimlerinden birisi haline gelen Hassan’ın yanısıra,Kazım, Karakaş, Aziz Mümtaz, Bedii Kemal, Memduh, Tevfik, Turgut veBülbül Kemal ile daha pek çok sporcu birbiri peşi sıra birincilikler kazanarak adlarını su sporları tarihine yazdırırlar.

Bu arada kürek sporundaki bir başka dikkat çekici gelişme ise kadın sporcuların da yarışlarda görünmeye başlaması olur. Bir başka ifade ile söylemek gerekirse,Galatasaray Türkiye’deki ilk kadın kürek takımını kuran kulüptür.Belkıs, SemihaveMelekhanımların öncülüğünü yaptığı Galatasaraylı kadın kürekçiler o yıllarda girdikleri yarışların pek çoğunu kazanırlar.

Sonraki yıllarda elde ettiği başarılar ile kürek sporundaki öncü rolünü sürdürmeye devam eden Galatasaray, 90’lı yıllara gelindiğinde tesisleşmesini de tamamlar. Aynı yıllarda sarı kırmızılı sporcular hem Galatasaray forması ile, hem de milli forma ile büyük başarılara imza atmaya devam ederler.

Yüzmedeki Galatasaraylılar

1870’li yıllarda Fransız hocalarının yönlendirmesi neticesinde yüzme sporuyla tanışan Galatasaraylıların bu spor dalında parlak başarılarla dolu dönemlerinin başlangıcıysa 1922 senesine denk gelir.Fazıl Adnan, Nejat (Abut)veMalik (Kevkeb)bu dönemde Galatasaray’ın denizlerdeki parlayan yıldızlarıdır. O yıllarda özellikle deNejatveSedat (Abut)kardeşler kazandıkları birinciliklerin yanısıra kırdıkları rekorlarla, dikkatleri üzerine çekerler.

Sonraki yıllarda elde ettiği dereceler ile dünya rekorlarına yaklaşanEngin Ünal, Yılmaz Özüak, Eşfak Baytıngibi yüzücüler Galatasaray’ı zaferden zafere taşımaya devam ederler.

Bu arada 1954 senesindeManş Denizi'ni ilk kez geçenMurat Gülerile Türkiye’de tramplen atlama branşında öncülük yapan doktorMahir Canbakan, Ahmet, Suat, KazımveSelim Bey’ler de su sporlarında Galatasaray’ın adını zirveye taşıyan diğer isimler olurlar.

Yakın zamanlarda ise,Gökhan Attaroğlu, Murat Özüak, Canan AteşGalatasaray adına havuzlarda başarıdan başatıya koşmaya devam ederler. Günümüzde ise bu bayrağıDerya Büyükuncu, Uğur Taner, Hakan Kiper, Ayşe Dikerbaşta olmak üzere Galatasaraylı yeni nesil yüzücüler taşımaya devam etmektedir.

Galatasaray Sutopunda da Öncülük Yapıyor

1931 senesi Türkiye’de sutopu sporunun başlangıcına işaret eder. Gerçi daha önceki yıllarda Galatasaraylı yüzücülerin kendi aralarında da olsa sutopu oynadıkları bilinmektedir. Hatta Galatasaraylılar daha 1910 yılındaBakırköy’de muhtelit birtakıma karşı sutopu maçı yapmışlar ve bu anlamda bir başka ilki gerçekleştirmişlerdi.
1931 yılında ise,Şirket-i Hayriye’nin Büyükdere’de inşa ettirdiği havuzun açılışı münasebetiyle dörtlü bir sutopu turnuvası düzenlenir.Galatasaray’ın yanısıraBeykoz, BeylerbeyiveHarp Okulu'nun katıldığı turnuvada, sarı kırmızılılar tüm rakiplerini yenerek şampiyon olurlar. İlk İstanbul şampiyonu ünvanını kazanan bu takımın kadrosu iseAhmet, Talat, Şeref, Suat, Rauf, MebrurveMehdi’den oluşur.
Sonraki yıllarda Galatasaray’ın sutopundaki başarıları devam eder. Yeni şampiyonluklar kazanılır. Avrupa kupalarında ilk kez bir Türk takımı olarak ikinci tura geçilir. Sutopundan bir ara duraklama dönemi yaşansa da, 90’lı yıllarla birlikte Galatasaray bu branşa ağırlığı yeniden koyar. Ve 1991’den bu yana 9 şampiyonluk kazanarak bir rekora imza atar. Bu şampiyonlukların yanısıra Avrupa kupalarındaki dereceleri ile bu kıta üzerindeki en iyi 10 takım arasına da girmeyi başarır.

Evet, Galatasaray’ın 100 yıl önce tıpkıPapazın Çayırı'nda her türlü imkansızlığa rağmen sahaya sürdüğü futbol takımı gibi, su sporlarında da aynı sıkıntılı süreçlerden geçerek zirveye çıkılır. Kimi zaman teknelerin çekileceği kayıkhane bulunamamış, kimi zamanda yarışacak teknenin bile bulunamadığı günlerde ödünç teknelerle mücadele edilir. Ancak sonuçta, Galatasaray adı bir grup idealist gencin çabalarıyla tıpkı diğer tüm branşlarda olduğu gibi su sporlarında da zirveye yazdırılır.